AİLE VE GENÇLİK-10 Bilindiği üzere evlilik, hayatımızın en önemli dönüm noktalarını oluşturduğu için evlenecek olan gençlerin birbirlerini çok iyi tanımaları ve basit düşünceler arkasına sığınmadan, eş seçiminde titiz olmaları gönümüzde daha da önem arz eder. Ancak; eş seçiminden sonra çiftler, “artık bizim de bir evimiz var” diyene kadar geçirecekleri aşamalarda son derece önemlidir. Özellikle biz Türk-İslam toplumunda, karar verdikten sonraki evlilik sürecinin iradesi, her iki tarafın ailelerine geçtiği için, tatlı bir telaşla yapılacak işlerde, tarafların birbirini kırdığı ve genç çiftlerin, ailelerinin arasında kaldığı da olur. Bu tür tatsız olaylara fırsat vermemek için, insanların birbirlerine her konuda güven vermeleri ve birbirlerine güven duymaları gerekir. Güven duyulmadan atılan evlilik adımının sonucunun da, hayır getirmeyeceği muhakkaktır. Aileler; birbirlerini anlayışla karşılamalıdır, birbirlerine karşı saygılı ve dengeli davranışlar sergilemelidirler. Bu evrelerdeki sorunları mümkün olduğunca, alttan alarak sabırlı davranışlar sergilemelidirler. Bu arada her şeyin kendileri için yapıldığı söylenen genç kızlar da, aileleriyle daha ilk zamanda karşı karşıya gelmek istemezler. Evliliğin, her iki aile arasında bir milli mücadele evresinden ziyade, birlikte yaşama sanatı olduğunu unutmamaları gerekir. Gençlerin bu aşamadan sonra, eşine karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekir. Ayrıca; yeni yeni kararların alınacağı ve ekonomik hesapların yapılacağı bu süreç, çiftlerin birbirlerini daha yakından tanımaları için en elverişli fırsat olduğu da unutulmamalıdır. Mutlu bir evlilik, önce hazırlık yapmakla ve uygun bir eş seçimi ile mümkün olur. Bu da, genç aile yapısına etki eden faktörler ve aile içi iletişim konusunda bilinçli olmasını gerektirmektedir. Evlenecek olan gençlerin bir kısmı, eş seçiminde duygusallığa, tahsile, mesleki kariyere, dindarlığa önem verirken, her ne hikmetse eşinin aile yapısı ve genel ahlaki durumları gibi önemli konulara fazla önem verilmez. Yüksekokul ve lise düzeyindeki tahsile sahip gençlerde, eşlerin ailelerine bakışları oldukça soğuktur. Ailesine yakın olan gençler, aileleriyle sık-sık karşılaşacağını düşünerek, bu gibi konulara önem vermektedir. Eş adayının ailesinin araştırılması, ailenin ahlâki durumu, dindar olup olmadığı, soyu-sopu, sosyo-ekonomik durumu, sosyal ilişkileri, aile içi iletişim şekilleri, şiddete başvurma sıklığı, ailede boşanma oranı, kalıtımsal hastalıkların sıklığı, ailenin parçalanmış aile olup-olmadığı, ailede alkol kullanılıp kullanılmadığı gibi pek çok konular evlilik öncesi araştırılıp sorulması gereken ve önem arz eden önceliklerimizdendir. Elbette ki, her aile de bazı problemler olacaktır. bu olaylar, aile olmanın tabiatında vardır. Ancak, önemli olan vücuda gelen problemlerin büyütülerek çözülmesini güç duruma sokmamaktır. Bir milletin-toplumun mükemmelliği aileden, dolayısıyla eşlerin el-ele verip kurdukları ve huzur içerisinde yürüttükleri evliliklerden başlar. Evliliğin diğer bir ismi de yuva kurmak olduğuna göre, yuvada ki başarı, toplumdaki başarının ilk adımıdır. Aile, yönetimi bir anlamda sanattır, onu sağlıklı bir şekille yönetenlere de sanatçı denilebilir, aile bazılarının tarifindeki gibi çocuk yapma fabrikası olarak da görülmemelidir. O, toplumun en hayati bir parçası olarak algılanmalıdır, yani evlilik kutsal bir müessesedir. Hedefleri, amaçları ve belirli bir gayesi olan evlilik, hissi değil de “akli-mantıki” olan evliliktir. Aynı zamanda evlenmedeki maksat, düşünülerek hareket edildiğinde, işte ailede o zaman huzuru bulmak mümkündür. Neticesi düşünülmeden, bir amaç güdülmeden yapılan evliliklerin sonucunda ise, çok farklı sıkıntıların olduğunu da unutmamak gerekir. Özellikle, evliliğe atılan ilk adımdan sonra tatlı telaşın başlangıcı da olan eşyalar, evlenecek kişilerin günümüzde en büyük problemi haline gelmiştir. Ekonomik şartlar da buna eklenince, işin boyutu içinden çıkılmaz devası sorunlar yumağı haline geliveriyor. Bazı yörelerde evlenecek olan çiftler arasında ev eşyaların problem oluşu ve bundan dolayı da evlenecek olan çiftlerin henüz nişanlılık evresinde bile olayı ayrılmaya kadar götürdükleri görülmüştür. Bu sebepledir ki, evlenecek kişiler kuracakları evin eşyalarını alırken, içinde bulundukları sosyo-ekonomik şartlarını da göz önünde bulundurarak seçmelidir. Kendilerini ekonomik sıkıntıya sokmadan, aşırıya kaçmadan, lazım olan eşyalarını almalıdırlar, bu da evlenecek olan çiftin, ailelerinin de katkılarıyla gerçekleştirilmelidir. Evlilikte geçimin iyi gitmesi için, erkek ve kadının birbirlerinin, her konuda dengi olması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde “Çocuklarınıza iyi anneler seçin, denginiz olmayanlarla evlenmeyin“ buyurmaktadır. Sosyal yaşantının içerisinde bulunan çıkmazlarla kurulacak veya kurulmuş olan aile birlikteliğine, bu tarz yaklaşımlar negatif yönde etkiler sunmaktadır. Günümüz aile birliğinin, hep maddi yönü ön plana çıkarılarak kurulduğu için, ne kadın, erkek tarafın da ahlaki, manevi yönünü sorar oldu, nede erkek, kadının ahlâkı ve manevi yönünü sorar oldu. Hal böyle olunca da, gerek ahlakı, gerek sosyal ve gerekse dini konularda denk aile seçilmeyişi, toplum da sıkıntılı aile yaşantılarını da beraberinde getirmiş oludu. Günümüz evliliklerinde, erkeğin iyi bir mesleki kariyeri olsun, yüksek okul mezunu olsun vs, alkolü, kumarı, gayri ahlaki diğer yönleri hiç sorulmaz her he hikmetse, tabi ki hal böyle olunca da, büyük umutlarla ve külfetlerle kurulan evlilikler de kısa ömürlü oluveriyor ve devasa sorun olarak karşımıza çıkıyor. 31.08.2012
Hamit KURT
|