ŞELLALELER DİYARI ŞİRİN YAHYALI
Yahyalı, İç Anadolu Bölgesinde, güney Torosların eteğinde Kayseri'ye 107 Km. uzaklıkta olan, yer altı ve yerüstü zenginlikleri, hamiyetperver, güleç yüzlü, sıcak insanlarıyla Kayseri’nin şirin bir ilçesidir. 25.000 nüfusu sahip bu şirin ilçe meyvecilikten hayvancılığa, maden yataklarından yerüstü zenginlikleriyle kendisini birçok alanda ispatlayan, coğrafi konumu nedeniyle denizden yüksekliği 1210 m. olan ilçenin yüzölçümü 8.000 Km2. Yahyalı’nın, Anadolu'nun Türkleşmesinde, Anadolu'ya gelen Türk göçlerinde ve onların önderliğini yapan Seydi Ali, Yahya Ali, Yahya Gazi ve Benli Ali tarafından kurulduğu bilinmektedir. 1913 yılında belediye statüsüyle Niğde'ye bağlı iken Cumhuriyet döneminde Develi’ye, 1954 yılında da ilçe statüsüne geçerek Kayseri'ye bağlanmıştır. Yahyalı, Anadolu Selçuklu dönemi mimari özelliklerini taşıyan tarih miraslarımızdan Ulu Camii, yanında bulunan Yahya Gazi Türbesi, şimdiki Devlet Hastanesi bahçesi içerisinde yer alan Seydi Ali Türbesi günümüze kadar gelebilen tarihi miraslarımızdır. Yine, ilçenin 7 Km. güneyinde maden yolu üzerinde millî mücadele döneminde ilçe savunmasında önemli fayda sağlayan kale de tarihi eserlerimiz arasında sayılabilir. İlçenin elma, kiraz, armut, vişne, kayısı, şeftali, ceviz, fındık ve çilek başlıca yetiştirilen meyveleridir. Son zamanlarda elma üretimi 100.000 ton rekolteye ulaşırken, son teknolojiyle donatılmış soğuk hava depolarında iç ve dış ticarete sunulmak üzere hazır hale getirilmiştir. Elma üretimiyle ekonomiye küçümsenmeyecek derecede ekonomik fayda sağlayan Yahyalı’da, Amasya, Starkin ve Golden çeşitlerinin üretimi yapılır. Yahyalı ve köylerinde halı dokumacılığı son zamanlarda azalmış olsa da yöre halkı için önemli geçim kaynakları arasındaki yerini hala korumaktadır. Tamamı yünden hazırlanarak tabii boyalarla boyanıp, yaklaşık 7.500 tezgâhta el emeği, göz nuru dökülerek dokunur. Yahyalı Halısının en önemli özelliği ise kullanıldıkça açılıp daha güzel bir görünüm sergile-mesi ve kullanım ömrünün uzun olmasıdır. Burada dokunan halılar gerek yurt içi ve gerekse yurt dışına pazarlanarak, yöre halkına önemli ölçüde ekonomik fayda sağlamaktadır. Yahyalı, yerüstü zenginliklerinin yanı sıra yer altı zengin maden yataklarına da sahip bir ilçemizdir. Yörede bakır, krom, demir madenleri çıkarılmaktadır. Özellikle demir madeni yaklaşık 1200 nakliyecimize iş istihdamı sağlamakla birlikte, İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nın hammadde ihtiyacının %80’nini bu bölgemizden çıkarılan demir madenleri karşılar. Yahyalı’ya önemli ekonomik girdisi olan madenler, yöre halkının vazgeçilmez yer altı hazinesidir.
KAPUZBAŞI ŞELALERİ Doğal güzellikleriyle de kendisini insanlığın hizmetine sunan Yahyalı dünyanın en yüksek ikinci şelalesi durumunda olan Kapuzbaşı Şelalesini olduğu ilçemizdir. Görenleri adeta büyüleyen Kapuzbaşı Şelalesi, irtifa akışı itibari ile Uganda'da bulunan Victoria Çağlayanı (100 mt.) hariç, ABD'de bulunan Niagara'dan (55 m.), Finlandiya'da bulunan İmatra'dan (25 m.), Erzurum'daki Tortum'dan (50 m.), Antalya'daki Düden’den (25 m.), ve Manavgat Şelalesinden (5.m.).daha büyüktür. Kapuzbaşı Şelalesinin aktığı yerin rakımı ise 700 m’dir. Aladağ'ın zirvesinde bulunan kar ve buzullardan beslenen ve Yeşilköy’e 3 km. uzaklıkta olan Kapuzbaşı Şelalesi yazın sıcaklığında dahi buz gibi çağlayan sularının serinliği ile ziyaretçi-lerini karşılar. Zamantı Irmağı’nın iki yanında ve ırmağın üzerini kapatan tabii bir köprünün baş kısmında yer alan biri 20 m. diğeri 10 m, yükseklik de iki şelale daha vardır. Yine, Kapuzbaşı Köyü yakınında, tepenin doğu ve güneyindeki derin vadi yamaçlarından irili ufaklı büyük bir gürültü ile akan ve görenleri hayrete düşüren vadinin yamacından, Voklüz ayna şeklinde çıkan sular büyük şelale halinde Suarisi Deresine dökülerek oradan da Zamantı Irmağına ulaşır. Yörede 5 tanesi büyük, iki tanesi küçük olmak üzere yükseklikleri 40 ile 80 m'yi bulan ve her biri dereyi besleyecek güçte olan 7 şelale vardır. Ayrıca, ilçeye 7 km. uzaklıkta Derebağ-Kesteliç Şelalesi de görenleri büyüleyecek derecede bir görkeme sahip oluşuyla görmek isteyenleri etkileyecek bir doğa harikasıdır.
ZAMANTI IRMAĞI Zamantı Irmağı, Pınarbaşı İlçesi sınırlarından doğarak 100 Km. bir yol kat edip Adana-Seyhan Nehrine dökülen küçümsenmeyecek derecede büyüklükte, izlediği güzergâh nedeniyle görenleri büyüleyen harikası görkemiyle çağlayarak akan ve ülkemizin sayılı rafting yerlerinden biridir.
YEDİGÖLLER VE HACER ORMANLARI Yahyalı’ya 80 Km. uzaklıkta olan Hacer Ormanları 18000 hektar alanı kaplamaktadır. Demir-kazık Dağında bulunan ormanlarda, 600 ve 2000 m. rakımlarda her mevsim kar bulunmak-tadır. Yedigöller adıyla bilinen mevkide irili ufaklı 7 adet göl bulunmakta olup, Yahyalı’ya uzaklığı ise 80 Km’dir. Bunların en büyüğü 315 m. rakımda yer alırken, derinliği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Yine, 7 göllerin 10 Km. doğusunda Soğuk Pınar ise 1700 m. rakıma sahip olup, görmeye değer tabiat harikalarımızdandır.
SULTAN SAZLIĞI MİLLİ KUŞ CENNETİ Orta Anadolu'nun en yüksek dağı olan Erciyes' in (3916 m.) güney eteklerinde dünyaca ünlü bir kuş cennetidir. 17200 hektarlık bir alanı kaplayan büyüklüğüyle Develi, Yahyalı ve Yeşil-hisar üçgeninde yer alan Sultan Sazlığı Kayseri'ye 70 km. Yahyalı’ya ise 27 Km. uzaklıktadır. Su kuşlarının yoğun olduğu Sultan Sazlığı Uluslararası Ramsar sözleşmesiyle A Sınıfı Sulak Alanlar sınıfına alınmış, Marmara da ki Manyas Kuş Cennetinden sonra 2. büyük kuş cenneti havzası olarak kabul edilmiştir. Gölalanı, büyüklüğü itibariyle 3650 hektar bir alana ve yeşil saha alanı 8350 hektar ve sazlık alan olarak da 5200 hektarlık bir sahaya sahiptir. 1993’te Kültür ve Tabii Varlıkları Koruma Kurulunca, birinci dereceden doğal sit alanı ilan edilmiş olan sazlığın almış olduğu yıllık yağış miktarı ise 363 mm’dir. Göl kıyısında bulunan Ova Çiftliği sakinlerinin de önemli geçim kaynağını oluşturan gölden kamış ve kındıradan turistik eşya yapılarak iç ve dış pazarlarda satılıp ekonomilerine önemli katkıda bulunmaktalar. Köyün çeşitli yerlerine kurulan gözetleme kulelerinden izleme olanağına da sahip olan gölün, görülmeye değer güzellikleri açıkça ortaya çıkmaktadır. Ayrıca göl içerisinde 50 ye yakın çiçek türü olduğu da tespit edilmiştir. Bunlardan bazıları ise şunlardır. Gelincik, Nilüfer, Düğünçiçeği, Bileşikgiller, İpekli Tohumgiller, Sarmaşık, Çuhaçiçeği, Kızılkant, Arongil ve Küskütgiller burada bulunan bazı çiçek türlerindendir. Dünyanın ve Türkiye'nin ender yerlerinden bir köşe olan Yahyalı görmek isteyenleri çok etkileyecek doğa harikası turistik bir bölgemizdir. Ayrıca ulaşımından konaklamasına, haberleşmesinden alışverişine kadar her türlü imkâna sahip olan ilçe ve onun sıcak, güler yüzlü, misafirperver halkıyla, doğa harikası bu güzellikleri görmek isteyenleri her fırsatta beklemekte ve onları güler yüzlü insanlarıyla, gizemli dünyanın harika köşesinde ağırlamak için beklemektedir.
YAHYALI’NIN MİLLİ MÜCADELEDEKİ YERİ Coğrafi konumu itibariyle Niğde, Akdeniz bölgesini Orta Anadolu''ya ve Sivas Başyaylasına, dolayısıyla Doğu Anadolu''ya, Ereğli ve Ankara karayolları ile de Batı ve Karadeniz bölgelerine bağlayan iki çok önemli boğazı kontrol altında tutmakta idi. Bunlardan birincisi Gülek Boğazı, ikincisi ise Zamantı-Yahyalı Yolu idi. Çukurova Bölgesi işgale başlanır başlanmaz Niğde’de bulunan 41’nci Tümen’in mevcut askerleri ve Niğde, Bor ve Pozantı gönüllülerinin oluşturdukları Kuvayı Milliye, Pozantı’nın olası bir işgale karşı muhafazası için bölgeye yerleşti. Stratejik noktaları kontrol altına aldı ve buradan gelecek herhangi bir düşman saldırısını bertaraf etmeye hazır bir konuma geldi. Bu iyi tahkimat ve konuşlanma sayesinde bu bölgeden düşman girememiştir. Pozantı’da alınan bu tedbirlerin diğer bir geçiş yolu olan Zamantı-Yahyalı Yolu üzerinde de alınması gerekiyordu. Fransızların Kozan’ı ele geçirdikten sonra yukarıdaki yol ile Aladağlar’ı aşıp Orta Anadolu’ya girecekleri anlaşılınca, hemen bu bölgede faaliyetler başladı. Aladağlar’ın gerek güneyi, gerekse kuzeyinde hızlı bir harekete girişildi. 1920 yılı Kasım ayı başlarında Yahyalı’da adı geçen yolu kontrol altında tutacak 50 kişilik bir birlik oluşturuldu. Bu birliğin komuta kademesi, askerinin bir kısmı ile silah ve mühimmatını Niğde’den temin ediyordu. Fransızların ilerleme ihtimalleri arttıkça bu yoldaki tahkimat ve alınan tedbirlerde artıyordu. Nitekim 20’nci Kolordu Komutanı A.Fuad Bey’in Çukurova Bölge Komutanı Kemal Bey’e verdiği emirde “Niğde Bölgesinde tertip edilen müfrezeler, kararlaştırıldığı gibi Karaisalı bölgesine gideceklerdir. Yahyalıda bir nizamiye bölüğü ile milli müfrezeler, Sis dolaylarına hareket edeceklerdir...” Alınan bu tedbirlere rağmen, bazı Ermenilerin öncülük ettiği bir grup Fransız öncü birliği Ulupınar Köyü yakınlarındaki bir mağaraya kadar ulaşabildiler ve burayı karakol yaparak bir müddet burada kalmaya çalıştılar. Bunu haber alan 41’nci Tümen Komutanlığı, Şükrü Efendi komutasındaki bir taburu bölgeye gönderdi. Anılan birlik Yahyalı’ya ulaşınca Ulu Camii yanındaki medreseyi kendisine karargâh yaptı, çevre köyler, aşiretler ve Yahyalı ahalisini teşkilatlandırarak bir strateji hazırlamaya başladı. 41’nci Tümen Komutan Yardımcısı Yarbay Mümtaz Bey’in bölgeye gelip komutayı ele almasından hemen sonra başlayan çatışma kısa sürede başarıya ulaştı, düşman askeri imha edilmişti. Fransızlara yardım eden Ermenilerin pek çoğu bu çatışmada Fransızlarla birlikte muamele gördüler, geriye kalanlar ise bölgeyi terk ettiler. Stratejik olarak bu askeri tedbirleri başarıyla uygulayan Niğde teşkilatı aynı zamanda bölgede meydana gelebilecek anarşik eşkıya hareketlerine karşı da icap eden tedbirleri aldı. Bu suretle Niğde ve civarında Türkiye geneli itibariyle yüksek bir ortalamada bulunan gayr-i Müslimlerin olası taşkınlıkları ve iç isyanlarına karşı da gereken tedbirler alınmıştı. Bilindiği üzere bu dönemde cephede eksikliği hissedilen yegâne şey, mühimmat ve erzak idi. Bunların temini hususunda Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilen Tekalif-i Milliye Kanunu herkesin malumudur. Bu büyük ihtiyaç, bütün yurt çapında hamiyet-perver insanlarımız tarafından karşılanmaya çalışıldı. Bu hususta da Niğde üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Gıda maddeleri olarak özellikle buğday, arpa, bakla-giller, soğan vs. gibi temel besin maddeleri ihtiyaç duyulan yerlere gönderildi. Niğde’den yapılan bu hayati destek Mustafa Kemal tarafından yollanan takdirnamelerle ödüllen-dirilmiştir. Niğde’den yapılan lojistik destek sadece gıda maddeleriyle sınırlı kalmadı. Nakil Vasıtaları, araç-gereç ve giyecek maddeleriyle de devam etti. Niğde’nin yetiştirdiği emekli veya terhis olmuş subay, er vs. askerlerde gönüllü birlikler olarak Batı ve Adana cephelerinde vuruşmuşlardır. Niğde, gerek Heyet-i Temsili ye döneminde, gerekse Büyük Millet Meclisi döneminde Anadolu hareketini gönülden desteklemiş ve bu desteğini Sivas ve Ankara’ya gönderdiği delegelerle de ispatlamıştır. 12.07.2012
Web sitesi. www.aileveyasam.com
Hamit KURT
|