Eğitim-öğretim yılının başlamak üzere olduğu şu günlerde akla gelen ilk konu okul kayıtları, yerleşme, barınma vs. sorunlarıdır. Bugünlerde aileleri, çocukları ve gençleri tatlı bir okul telaşı sardı. Hatta bu telaş ve heyecan, torunları adına dedeleri ve nineleri dahi kapsamaktadır. İstikbalimizi kendilerine emanet edeceğimiz, geleceğimizin teminatı evlatlarımız için ne kadar fedakârlık yaparsak yapalım azdır. Ve elbette ki bu alanda her fedakârlığı ve hazırlığı yapmak zorundayız da. Çünkü ilköğretiminden, ortaöğretimine ve hatta üniversite eğitimine kadar tüm aileleri saran bu tatlı okul telaşı, her şeyden önemli ve bir mecburiyet olarak önümüzde durmaktadır. Hz. Ali’nin (ra) ifadesiyle, “Akıllı (eğitimli) genç, câhil ihtiyardan hayırlıdır.” Sözünden hareketle eğitimsiz, cahil insan, ya da kötü eğitilmiş zihniyeti bozuk kişi, toplumun başına bela olur. Cehalet, ya da eğitimli dalâlet bir toplum için en büyük felakettir. Ölü ile diri arasındaki fark ne ise, cehaletle ilim arasındaki fark da öyledir. O bakımdandır ki yeni başlamakta olan eğitim ve öğretim yılının ilk haftasında özellikle anne ve babalar başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları olarak eğitim, öğretim ve kültür alanında gereken her türlü gayret ve fedakârlığı göstermeliyiz. Hz. Peygamberimiz: (s.a.v.) “Hepiniz çobansınız, güttüklerinizden sorumlusunuz.” Buyururken, Cenab-ı Hak’ta Kur’an-ı Kerimde: “Ey müminler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun.” Buyurarak toplumsal ve ailevî sorumluluğumuza dikkat çekerek özellikle bu alanda gençleri ve aileleri bekleyen tehlikeli tuzaklara da dikkat etmemizin gerekliliği vurgulanmıştır. Lise ve üniversite çağındaki, aile kontrolünün kısmen dışında başına buyruk yaşayan gençleri bekleyen şu ciddi üç tehlikeyi bu yazımızda dikkatlerinize sunma ihtiyacı duydum. a- Kötü arkadaş, b- Kötü alışkanlıklar (içki, sigara, uyuşturucu, vs.), c- Sakıncalı örgütler ve örgütlere bağlı öğrenci evleri. Bunları açacak olursak; a-Samimi, dost görüntüsü altına saklanmış olan kuzu postuna bürünmüş kurt misali kötü bir arkadaş, gençlerimizi her türlü felaketlere sürükleyebilir. Arkadaş ortamında zararlı alışkanlıklarla birlikte, birbirlerini ders ortamından uzaklaştırıp gezmeye, eğlenmeye ve zamanı boş ve sakıncalı yerlerde geçirmeye yönlendirirler. A.Fuat Başgil’in ifadesiyle “Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.” Sözünden yola çıkarak kötü arkadaş gurubuna dâhil olarak bu verimli çağımızı heba etmemeliyiz. Yani bu dönemde ki arkadaş seçimi son derece önemlidir. Elbette iyi arkadaş da o nispette yararlı ve lüzumludur. b-Gençler için kötü alışkanlıklar artık günümüzde çok erken yaşlarda başlamakta ve önlenemeyecek noktaya gelmiş durumdadır. Sigara başta olmak üzere, okul önlerinde ve üniversite kampüslerinde pusu kuran uyuşturucu zehir tacirleri, milyonlarca gencimizi zehirlemek için fırsat kollamaktadırlar. Hâlbuki insanın hayatını karartan, dengesini bozan, sağlığa çok zararlı olan sigara, alkol ve tüm uyuşturucular herkesi olduğu gibi bilhassa genç dimağları daha çok etkilemekte ve daha çok zarar vermektedir. c-Sakıncalı örgüt yurdu ve evleri ise yukarıdakilere paralel olarak hepsinden daha tehlikeli ve risklidir. Devlet ve din düşmanı yıkıcı örgütler yıllardır genç beyinleri zehirleyerek kendilerine taraftar toplamakta ve örgüt militanı yetiştirmektedirler. Temiz aile çocukları bile onların ağına düştüğünde ailelerini terk ederek bu marjinal gurupların şehir ve dağ kadrolarına katılarak ülke bütünlüğüne zararlı toplumsal eylemlere katılmaktalar. SNELLMAN’ın; “Gençliğin ruhunu, işlemeyen bir tarla gibi kendi hâline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler yetişir, biter.” İfadesinden hareketle bu eğitim döneminde hele hele çevrelerinde adeta birer akbaba gibi dolaşan kötü ruhlu habis urların tuzaklarına düşüp gencecik bedenlerine, beyinlerine, kalplerine, devletine, milleti, dinine karşı, kin, nefret, öfke ve şiddet tohumlarının ekilmesine müsaade etmeyelim. Böylesi ciddi tehlikelerden korunmak için dini ve millî eğitime ağırlık veren devletin okul, yurt ve öğrenci evlerini tercih etmek en akıllı düşüncedir. Çocuklarımızın ve tüm gençlerimizin eğitim ve öğretim yılı süresince sıkı kontrol ve manevi terbiyeyi elden bırakmamalıdır. Hatta ve hatta okul ve yurt arasındaki zamanı dahi takip edilmelidir. Bu vesile ile yeni eğitim ve öğretim yılının genç dimağlar bünyesinde verimli ve sorunsuz geçmesi, eğitimci, idareci ve ailelerin de birbirleriyle koordineli şekilde çocuklarımızı bekleyen bu tehlikeler karşısında yürekli ve kararlı bir şekilde ortak adımları atmaları temennisiyle sevgi ve esenlik dileklerimi sunarım. 06.09.2013
Hamit KURT
|